25 Aralık 2012 Salı

MUHTAR KENT'ten İnciler



800 bin kişiye iş veren COCA COLA firmasının başındaki adam MUHTAR KENT'ten İnciler


Yarışa kendini hazırlayacağım diye girmiyorsun
Devamlı sahada olacaksın, devamlı göreceksin ve devamlı öğreneceksin

24 Saat not alırım
Sistemin bel kemiği durmamak yazıp not etmek
Bir resim bin söze bedel

Gençler en az iki yabancı dil konuşmalı
Bütün engeller hep yol haritası oldu öğretici oldu

Bir ADIM deme


Bazen kalabalıklar içinden sıyrılmak zordur
Ne yapsam da bu kalabalıkta erir giderim beni kimse görmez deriz


100 metre yarışçılarına bakın saniyenin sadece 10 da 1 için madalyalar değişir. İtibarlar artar çünkü mesele o farkı yaratabilmektir






19 Aralık 2012 Çarşamba

TERS MENTORUNUZ VAR MI?















Akıl yaşta değil baştadır. Pek uymadı mı?
O zaman bir alanda uzmanlaşmış gençler olabilir onların size mentorluk yapmasına ne dersiniz? Biraz uzun oldu fakat tamamen aydınlattı.

Günümüzde mentorluk dendiğinde belli bir hayat tecrübesine sahip insanların kendinden daha genç olan insanlara verdiği tavsiyeler anlaşılabilir. Ters mentorluk lafları duyulduğunda da burun kıvrılabilir. Fakat bu önümüzdeki yıllarda yıkılacak.




Teknolojiye ve bilgiye daha hızlı ulaşan genç neslin daha geride olacağını söylemek çok zor.

Bir başka etkende kuşakları arası farklılık konusu. X,Y,Z biz bir birimizi ne kadar anlıyoruz okuduğumuz ve gözlemlediğimiz kadar. 












Peki bir Z kuşağını kendi dilinden dinlemek ya da bir Y kuşağından hayata nasıl baktığını anlamak aslında mentorluktan da öte zamanın ruhunu yaşamak değil midir?

Nasıl ki her insan bir dünya diyoruz aslında her bireyde kaç yaşında olursa olsun hayatımıza çok şeyler katabiliyor. Belki mentorluğun bir yaşanmışlık olduğunu düşünüyoruz ki bunda da haklısınız ama ne zararı var bir de ters mentorluğu denemenin







18 Aralık 2012 Salı

Tabular Tabutlara Girme Zamanı Gelmedi Mi?


Herkes her konuda konuşmayı sever. Nereye kadar peki?
Ta ki tabularına dokununcaya kadar. Kimisi için inandığı bir lider. Kimisi için Din koskoca bir tabudur.



Ama bu kişilerin ortak özelliği sadece kendi değerlerinden bahsederken cesur ancak başkaları onların tabularıyla ilgili konuşurken korumacı tavır alırlar.Peki burada bir hassas nokta kişilerin öznel algılarına onlara saygısızlık etmeden dokunabilmektir.

16 Aralık 2012 Pazar

Piyanist'in Elleri


Kendi öz sermayelerimiz vardır varlıklarından haberdar olmadığımız.
Onlar var diye değil onlardan nasıl harikalar üretebilir onu umut ederiz
Bir şairin hayal gücü, bir yazarın yaşanılmış hikayeleri ya da  piyanistin elleri gibi 


Bir piyanistin parmakları onun geleceğidir umududur
Ama hiç bir piyanist parmaklarımı kaybedeceğim diye ağlamaz
İşte hayatta biraz piyanistin elleri gibidir
Ağlanıp sızlanmadan umut edebilmenin mücadele etmektir doğru olan



15 Aralık 2012 Cumartesi

Sat Yoksa Kovulursun Ha !!!



Ülkemizde satış ya da pazarlamada çalışan kişilerde algı tam da bu şekilde. Peki bu algıyı çalışan tek başına mı yarattı. Elbette hayır. 
Bunda işvereninde katkıları oldu. Satışta başarılı olan için en kısa zamanda bana en çok para kazandıran diye bakan yaklaşım büyüttü bu çiçekleri.




Doğru satış yerine geri dönecek yanlış satış sempatik hale getirildi. Her şeye kısa yoldan ulaşmayı seven insanımız için bu tarz balıklama atlanan bir tarz oldu. 
Ve bugün satış için her şey mübah noktasındayız.








14 Aralık 2012 Cuma

Keşke 20 Yaşında Olsam


Zaman kaybedildikçe önemi artan daha çok büyüyen bir kavram. Hepimiz hayatımızın ileri ki dönemlerinde geçmişimizden bahsederken ya gözlerimiz dolar ya da o dönemde sahip olduğumuz özgürlüğü zindeliği anımsarız. 40 yaşlarında bir orta yaşlıyken 20'li yılları,70 yaşlarındayken 30'lu yılları anmanız arasında hiç fark yoktur.Geçen zaman özlem büyütür.

Anarız anmasında neden anarız? Çünkü yaşadığımız anı ya yaşamıza hayatın karmaşası engel olmuştur ya da hayatın tadını çıkarmak anı bilerek yaşamak duygusu yoktur hayata bakışımızda. İşte tam da bu nedenden gençlik hep hayıflandığımız bir dönemidir hayatımızın. Hayıflandığımız an da çok değerlidir ama biz sürekli yaşamadığımız anları hatırlayarak yanımızdaki güzelliği de görmeyiz. Hayıflanmak bazen körlüktür



11 Aralık 2012 Salı

21 Aralık Kıyamet Kopacak



  Bir çok insanda garip bir beklenti oldu. Kıyamet senaryoları oluştu. Bunun üzerine konuşan ciddi kuruluşlar ise sadece bir dönüşüm yaşanacağını ifade ettiler. Ezoterizm ve Mistizmle ilgilenen insanlar ise güzel bir dönemin başlayacağını ifade ediyor.

Düşünmeden edemiyoruz savaşların sürekli oldu
Herkesin giderek kibirli ve ego düşkünü olduğu
Açlığın giderek arttığı
Çok yakında susuzluğun tehlike çanlarının çaldığı dünya var önümüzde

Umalım güzel bir dönem başlayacak diyenler haklı olsun












Çinli Anneler Neden Mükemmel




Çinli anneler neden başarılı. Dünyada son dönem trendlerden biri de PISA araştırmasının arkasından tekrar hortladı. Araştırma da uzak doğu ülkeleri ilk sıralarda yer aldı. Bu durum belki son dönemlerdeki verileri doğruluyor ama tuhaf olan Uzakdoğulunu özellikle Çinli annelerin çocuk yetiştirme tarzları üzerinde duruluyor.

Bizim örf ve adetlerimize benzeyen özelliklerin var. Çinli anneler başarısızlığa tahammül edemiyor. Çocuk gelişimi yönünden izledikleri davranışlar çok sert olarak değerlendiriliyor. Hatta çocuk mu robot mu yetiştiriliyor deniliyor.

Ben saptama olarak 2 Milyar nufüslu bir ülke de ayakta kalmak iyi bir iş bulmak için bunun anneleri zorlayan bir çaresizlik olduğu kanısındayım. Sadece bir kaç yüz dolata çalışan insanların olduğu bir ülke de rekabet Çin de dünyada hiç bir yerde olmadığı kadar zor. Ama resimdeki tablo hiçbir kimsenin kabul edebileceği bir tablo değil.

Yalnız katıldığım bir tespitlerleri var.Batılı annelerin sorunu sıradan performanslara dahi abartılı iltifatlar ediyorlar. Böyle bir yaklaşım çocukların gelişimine engel oluyor. Buna bende katılıyorum. Bu bazen yönlendirici olmaktan çok tembelliğe yöneltebiliyor.







Empati Kuramam Kurmaya Çalışırım


Empati kelime anlamı olarak başkalarının içinde bulunduğu durumu anlamak olarak tanımlanıyor. Uzun uzun düşünelim. Son yıllarda kişisel gelişim kitapları onlarca makale yazı hep empatiden söz ediyor.

Peki bu empati meselesi nedir.
İnsan davranışlarını duygulardan bağımsız izleyemezsiniz. Yani empatinin temelinde karşısınızdaki kişinin duygu yoğunluğunu anlamak vardır.

Peki bu gerçekte mümkün müdür? Size bir örnek ben 1999 depreminde Sakarya'da enkaz altında kaldım ameliyatlarla geçen süreç burada sizce benimle daha iyi empati kuracak kişi bu durumu yaşamış biri mi olmalı? Yoksa bu durumu kafasında tahayyül edip aynı duygu yoğunluğuna ulaşmaya çalışan birisi mi olmalı?

Cevap ikisi de olabilir. Ancak eğer amaç gerçekten karşı tarafı anlamaksa yaşanmışlıktan daha iyi bir anlama yoktur. Yaşanmışlıklar ortak acılar ortak sevinçler insanları işte tam da bu yüzden birleştirir. Ben empati için gayret gösterenlerin de doğru yolda olduklarını düşünürüm hep ama onların yolu diğerlerine göre biraz daha uzundur.


10 Aralık 2012 Pazartesi

Sokaktaki İnsanın Ağzıyla Konuşuyorum Popülizmi


Son yıllarda hemen hemen her konuda sokaktaki insanın anlayacağı dilden konuşmalısın denir.
Ne anlattığın değil karşındakinin ne kadar anladığı mantığı çapraz olarak işletilir. Yani o anlamıyor zaten suç senin değil düşüncesine karşı bir tutum gibi savunulur.

Her iki tutumda haklı olabilir. Ancak neden bunların yerine sokaktaki insanları bilinçlendirme yolunu seçip onların merdivenleri çıkmasına yardımcı olmuyoruz. 

Sokaktaki insana yönelik popülizm hiçbir zaman tercih edilmemelidir. Buradaki samimiyetsizlik eninden sonunda fark edilecektir. Bu konuya bu kadar odaklanmak hastalıklarımızdan biri olan her konuyu hafife almanın bir tezahürüdür


Hep Liyakat bahsederiz. İşte tam da bu anda ihtiyaç vardır.Evet herkesin konuşması güzel herkesin fikrinden yeni güzel fikirler filizlenir. Ama her konuşanın ilgili ilgisiz otorite haline getirilmesi hayatımız koskocam bir bilgi kirliliği ve yaşam kirliliği haline getirdi.

ZAFER UĞUR

Bütün Yollar Kapalıdır Ben Gideyim


Evet İstanbul dünaynın en güzel şehirlerinden bir tanesi ve dünya da aynı anda bir kaç güzelliği yaşayabileceğiniz ender şehirlerden. 
Ama öyle iki sorunu var ki insanlar bunalmış durumda. Tahmin ettiğinizi duyar gibiyim evet doğru bildiniz Trafik sorunu. 
Aslında ben Trafik sorununa nufüs sorunu diyorum. 15 milyondan fazla insanın şu ve ya bu sebeplerle kopup geldiği şehirde bir Trafik Sorunu olması gayet doğal. 




İşte İstanbul'u övmekte buna benziyor biraz. Gelişmiş ülkeler diye tabir edilen Batı Dünyasında kalabalık şehir sayısı pek azdır. Bu onların beceriksizliğinden mi acaba? 15 Milyon insanı bir yere toplamayı bilmiyorlar mı? Sanmam? 

Ama galiba bildikleri bir şey var oda şehir planlaması. Burada İstanbul zaten kalabalık nasıl müdahale edilecekti diyenler olabilir. Bu yanlış neden mi? İstanbul'un nufusu 1980 yılında sadece 2,5 milyon yani müdahale ve şehir planlaması için 32 yılımız vardı


Bazen İstanbul şu ülkeden daha kalabalık diye garip bir şekilde övünen insanlarla sohbet ettiğimde şaşırırım neden mi? Arkasından kurdukları cümleden dolayı '' Sana iyi günler ben çıkayım şimdi bütün yollar kapalıdır'' Niye acaba?

THE HELP ( Duyguların Rengi )


Geçenlerde Satış Eğitimleri konusunda Uzman ve Satışın 10 Altın Kuralı yazarı Taner Özdeş beyin tavsiyesiyle bir film izledim. 

Adı THE HELP. Dilimize '' Duyguların Rengi '' şeklinde çevrilmiş.
Film 1960'ların Amerika'sında Beyazlar ve Siyahlar arasındaki sınıf farklılıkları üzerine
Film hem Emek sömürüsünü ele alıyor hem de bunu Irkçılıkla birleştiren insanları betimliyor
Filmden unutulmayacak notlardan birisi Siyahların hizmetçilik yaptıkları evlerde Beyazların tuvaletlerine girememeleri. Belki de tam da bu geçmişten dolayı Obama’nın ABD Başkanlığı bu kadar derin etki yaptı dünyada.



Filmde yapılan ayrımcılığı bir Mobbing konusu olarak bile alabiliriz.
Siyahların yaşadıkları kötü muameleri medyaya taşımak için didinen Emma Stone’nun oynadığı ‘’ Skeeter’’ karakteri ise kalabalığa karşı dik durmanın pusulası olmuş. Doğru bildiğini en yakınlarına bile çekinmeden söyleyen savunan ve bunun için bedel ödeyen bir karakter.


Spor kim biz kim mi acaba ?



Bir ülkede Engelliler arasında oynanan maçta bile taraftarlar kavga edip olay çıkarıyor. Sahaya biber gazi atıyorsunuz ve bundan sahadaki engelli basketçiler etkileniyor. Maç sporcuların nefes alıp vermede sorun olduğu için erteleniyor. İçerde engelliler için yapılmış sandalyeleri kırıyorsunuz. Ve sonra insan kılığında sokaklarda dolaşıyorsunuz. Artık bu spor teröristlerine biri dur desin

5 Aralık 2012 Çarşamba

Satış

Satışta itiraz varsa satış gelir

Çağrı Merkezleri

Bütün işletmelerin makine dairesi Çağrı Merkezleridir  SİNAN BAYRAKTAR

MOBBING

İletişim gücü eksik olan, çalışanlar tarafından sevilmeyen, adaletlerine inanılmayan yöneticiler mobbing yapmaya eğilimlidir ZAFER UĞUR
Bir insanın kötü olması için sizin gibi düşünmemesinin yeterli olan dünyadayız ZAFER UĞUR 
Zihniyeti sorgulamak ile kişileri sorgulamak aynı şey değildir ZAFER UĞUR 

1 Aralık 2012 Cumartesi

Türkiye'nin ilk arabası


http://www.imdb.com/title/tt1718199/#lb

HARFLERİN DİLİ


HARFLERİN DİLİ

A:Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği ifade eder.
B:Önsezileri kuvvetli kişiliği ifade eder.
C:Güzel sanatlara yatkınlığı olan, duygusal kişiliği ifade eder.
Ç:Zevk ve sefa düşkünü kişiliği ifade eder.
D:Hırslı ve zorluklara direnen kişiliği ifade eder.
E:Ruhsal gelgitler yaşayan kişiliği ifade eder.
F:Sakinliği temsil eder.
G:İnatçı kişiliktir.
H:Sakin ve durağan kişiliği ifade eder.
I-İ:Hassas, duygusal ve kırılgan kişiliği ifade eder.
J:Kaprisli ve kıskanç kişiliği ifade eder.
K:Başarılı ve daima yükselen kişiliği ifade eder.
L:Sanatsal yönleri olan kişiliği ifade eder.
M:Ticarete yatkınlık ve yüksek zekâlı kişiliği ifade eder.
N:Üstün güçlere sahip, sağduyulu kişiliği ifade eder.
O:Ö:Gizemli kişiliği ifade eder.
P:Kendinde emin kişiliği ifade eder.
R:Tereddütlü kişiliği ifade eder.
S-Ş:Hayalperest kişiliği ifade eder.
T:ketum ve duygularını zor ifade eden kişiliği gösterir.
U-Ü:durgun görünümlü, işler ağırdan alan kişiliği ifade eder.
V:İçine dönük, umursamaz kişiliği ifade eder.
Y:Geçmişi unutmaz, güçlü kişiliği ifade eder.
Z:Bilimsel açıdan başarılı, okumayı seven kişiliği ifade eder.